Ben miyim? Burası neresi? Depersonalizasyon–Derealizasyon Bozukluğu

Depersonalizasyon–derealizasyon bozukluğu; kendine ve/veya çevreye yabancılaşmanın süreklilik kazandığı, işlevselliği bozan dissosiyatif bir tablodur. Tanıda DSM-5 ölçütleri esas, tedavide psikoterapi birinci basamaktır.

Ben miyim? Burası neresi? Depersonalizasyon–Derealizasyon Bozukluğu

“Ben miyim?” “Burası neresi?” Depersonalizasyon–Derealizasyon Bozukluğu

İYİ PSİKOLOG / ANKARA, TÜRKİYE

Depersonalizasyon–derealizasyon bozukluğu (DDB), kişinin kendine (depersonalizasyon) ve/veya çevresine (derealizasyon) yabancılaşma yaşantılarının sürekli veya yineleyici biçimde ortaya çıkmasıyla karakterize bir dissosiyatif bozukluktur. Çoğu kişi hayatında geçici benzer deneyimler yaşayabilir; ancak DDB’de bu yaşantılar kalıcıdır, belirgin sıkıntı yaratır ve işlevselliği bozar.

Depersonalizasyon ve derealizasyon ne ifade eder?

Depersonalizasyon, “kendimi dışarıdan izliyorum”, “robot gibiyim”, “duygularım yok” hissiyle özetlenir; kişi bedeni, düşünceleri ya da duyguları üzerinde uzaktan izleyici gibidir.
Derealizasyon ise çevrenin yapay, sisli, iki boyutlu veya “rüyadaymış gibi” algılanmasıdır; insanlar ve nesneler tanıdık ama gerçekdışı gelir. Her iki durumda da kişinin gerçeklik değerlendirmesi korunur; yani yaşadığı şeyin bir “duyumsama değişikliği” olduğunun farkındadır.

Bozukluk ne zaman söz konusu?

DSM-5 çerçevesinde tanı için:

  • Kendine ve/veya çevreye yabancılaşma sürekli/yineleyici olmalı,

  • Toplumsal, akademik/iş ve kişisel alanlarda belirgin işlev kaybı yapmalı,

  • Bir maddenin/sağlık durumunun doğrudan fizyolojik etkisiyle açıklanamamalı,

  • Şizofreni, bipolar bozukluk, TSSB, panik bozukluk gibi durumlarla daha iyi açıklanamamalıdır.

Geçici yabancılaşma nöbetleri tek başına tanı değildir; ölçütlerin bir bütün olarak karşılanması gerekir.

Nedenler ve risk faktörleri

Tek bir neden yoktur; biyopsikososyal bir model en açıklayıcı yaklaşımdır.

  • Kalıtsal yatkınlık ve mizaca bağlı “zarardan kaçınma” özellikleri,

  • Çocuklukta duygusal ihmal/istismar, güvensiz bağlanma,

  • Yoğun stres, uykusuzluk, anksiyete ve depresyon eş tanıları,

  • Bazı kişilerde migren, panik atak ve belirli madde kullanımları (ör. esrar, halüsinojenler) tetikleyici olabilir.

DDB çoğunlukla ergenlik/erken yetişkinlikte başlar; seyri kronik veya dalgalı olabilir.

Ayırıcı tanı ve yaygınlık

Depersonalizasyon/derealizasyon, sosyal kaygı (istek var, korku yüksek), otizm spektrum (erken gelişimsel farklılıklar) ve şizotipal kişilik (tuhaf inanç/algılar) gibi durumlardan ayrılmalıdır. Geçici yabancılaşma deneyimleri toplumda oldukça yaygındır; ancak DDB’nin yaşam boyu yaygınlığı düşüktür ve sıklıkla geç teşhis edilir. En sık eşlik eden sorunlar anksiyete ve depresyondur.

Tedavi: Ne işe yarar?

Psikoterapi birinci basamaktır.

  • Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): “Yakınlık yorucu/tehlikeli”, “benlik hissim yok” gibi katı inançların esnetilmesi; dikkat odaklama, yerleştirme (grounding) ve duygu farkındalığı teknikleri.

  • Şema, destekleyici ve psikodinamik yaklaşımlar: Erken dönem ilişkisel örüntülerin çalışılması; güvenli terapötik ilişki kurulması.

  • Grup/sosyal beceri çalışmaları: Yapılandırılmış ortamlarda iletişim ve öz-düzenleme pratikleri.

İlaç tedavisi, DDB’ye özgü bir “standart” protokole sahip değildir; anksiyete/depresyon gibi eş tanılar varsa psikiyatri hekimince uygun farmakoterapi planlanabilir. En iyi sonuçlar genellikle psikoterapi + gerekirse ilaç birleşiminde görülür. Tedavi temposu yavaş ve güven odaklı tutulduğunda kaçınma azalır.

Gündelik baş etme önerileri (tedavinin yerine geçmez)

  • Yerleştirme egzersizleri: 5 şeyi gör–4 şeye dokun–3 sesi duy–2 koku–1 tat; bedensel duyumları (ayak tabanı, nefes) fark et.

  • Uykuyu ve ritmi düzene sokun: Kafein/alkolü kısıtlayın, ekranı azaltın.

  • Duygu günlüğü: “Hissetmiyorum” anlarını da not edin; adlandırmak regülasyonun ilk adımıdır.

  • Küçük hedefler: Kısa sosyal temaslar, dış ortam yürüyüşleri, yapılandırılmış rutinler.

Ne zaman yardım alınmalı?

Yabancılaşma hissi haftalarca sürüyor, okul/iş performansınızı düşürüyor, panik/depresif belirtiler eşlik ediyorsa bir psikiyatri uzmanı ve klinik psikolog ile görüşün. Akut kriz, kendinize zarar verme düşüncesi veya yoğun panik yaşıyorsanız acil destek alın. Bu içerik bilgilendirme amaçlıdır; tanı/t edavi yerine geçmez.


www.iyipsikolog.com

Kaynak: Terapi Evi